Obeziteyle düşük D vitamini seviyeleri arasında bağlantı olduğunu biliyor muydunuz?
Yapılan araştırmalar, obez kişilerde D vitamini seviyelerinin düşük olduğunu gösteriyor. Hatta aşağıda detaylarını göreceğiniz teoriye göre, D vitamini eksikliği obezitenin ve metabolik sendromun kaynağı olabilir. Metabolik sendrom, kalp hastalığı ve şeker hastalığı gibi kronik hastalıklara neden olan ve aşağıdaki risk faktörlerini kendilerinde barındıran kişileri temsil eder. Eğer aşağıdaki risk faktörlerinin en az üçüne sahipseniz, kalp hastalığı ve şeker hastalığına yakalanma riskiniz yüksek demektir:
- Erkeklerde 102 cm, kadınlarda 88 cm’den daha geniş bel ölçüsü
- Trigliserid (kandaki yağ) oranının 150mg/dl’den fazla olması
- Erkeklerde 40mg/dl, kadınlarda 50mg/dl’den daha düşük HDL kolesterol düzeyi (İyi huylu kolesterol olarak bilinen HDL kolesterol, kötü kolesterol denen LDL kolesterolü düşürmekle görevlidir)
- 130/85 den daha yüksek kan basıncı
- 110 mg/dl’den daha yüksek kan şekeri
D vitamini eksikliğinin obezite ve metabolik sendroma yol açtığını savunan bilim adamlarına göre;
Geniş bedene sahip olmak, soğuk iklimde yaşamaya maruz kalmış atalarımıza büyük bir avantaj yaratıyordu, çünkü vücuttaki ekstra yağ depoları yiyecek kıtlığının olduğu ortamda işe yarıyordu. Bankadaki para gibi yani…güvenlik marjı. 🙂
Obezite nedeniyle ortaya çıkan metabolik sendrom da, soğuk kış ikliminde kan basıncını ve kan şekerini yüksek tutarak, insanların vücut ısılarını yüksek tutmalarına yardımcı oluyordu. Dolayısıyla, obezite ve metabolik sendrom tepkisi aslında vücut sistemlerinin kış mevsimine uyum tepkisiydi. Bu tepkiyi tetikleyen en önemli etki de, kışın yaklaşmasıyla beraber düşen D vitamini seviyeleri.
Bu teorinin savunucularına göre, D vitamin seviyelerini düzelterek obeziteyi tedavi etmek mümkün.
Yapılan diğer araştırmalar da, D vitamini eksikliği ile obezite ve karın bölgesinde yağlanma arasında bir bağlantı olabileceğini, D vitamini seviyeleri arttırıldığında kilo verme çabalarının kolaylaştığını gösteriyor. İşin ilginç tarafı, yeni yapılan bir araştırmanın sonucunda, kilo veren kişilerde D vitamini seviyelerinin arttığı görüldü.
D Vitamini neden bu kadar önemlidir?
Pek çok insan, D vitamininin sadece kemik gelişimi için gerekli olduğunu sanır. Aslında D vitamini, vitamin olmasının ötesinde, vücutta inanılmaz işlevler gören bir hormondur. D vitamini, vücuttaki herhangi bir hormondan daha güçlü olmakla beraber, genetik şifreyi ve dolayısıyla sayısız fizyolojik işlemi tek başına kontrol eder. D vitamini, cildin güneşe maruz kalması sırasında, cilt tabakasında aktif hormon formuna dönüştürülür. Bu hormonun vücutta yetersiz miktarda olması, D vitamini eksikliğiyle ilintili sayısız hastalığa ve sonuçta ölüme neden olabilir. D vitaminin bağışıklık sisteminde yarattığı mucizevi işlevler sayesinde, sayısız enfeksiyon tehlikesine karşı savunma olarak 200’ün üzerinde antimikrobiyal madde üretilir. Daha da fazlası, D vitamini aktif hormon formu olan “calcitriol” a dönüştürüldüğünde, organlar tarafından hücre yenilenmesinde, özellikle kanser hücrelerinin yarattığı hasarın onarılmasında kullanılır. Vücudunuzda her gün en az 100.000 kanser hücresinin düzenli olarak ortaya çıktığını düşündüğümüzde, D vitaminin ne kadar önemli olduğunu hatırlamak zor olmaz.
Özetle… D vitamini eksikliği aşağıdaki sorunlara yol açabilir:
- Obezite ve metabolik sendrom
- Kanser
- Kalp hastalığı
- Kısırlık
- Grip, soğuk algınlığı
- Solunum sistemi enfeksiyonları
- Depresyon
- Çocuklarda kemik gelişiminde aksaklıklar
D vitaminin kaynakları nelerdir?
- Güneş (Vücudunuzun herhangi bir bölgesinin, günde 15 dakika güneşe maruz kalması sonucu D vitamini ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Bu nedenle yaz aylarında güneş losyonuyla yıkanmadan önce 15 dakika güneşte bekleyin. Tüm gün güneşte yatmakla daha fazla D vitamini depolayamayacağınızı da belirtmek gerek. Vücut ihtiyacı olan miktardaki D vitaminini güneşten tedarik ettikten sonra, otomatik olarak deri tabakasındaki alıcıları kapatır.)
- Yağlı soğuk su balıkları (Somon, ringa balığı, alabalık, uskumru, sardalya ve ton balığı)
- D vitaminiyle desteklenmiş besinler ya da D vitamini tabletleri (süt, meyva suları, kahvaltı gevrekleri vs.) – ♦Besinlere ek olarak konan sentetik D vitaminin, doğal yollarla güneşten aldığımız D vitaminiyle aynı olmadığını söylemekte fayda var. Eğer bu besinlere ya da D vitamini tabletlerine güveniyorsanız, hem cebinizden çok para çıkıyor demektir, hem de yetersiz ya da toksik miktarda D vitamini alıyor olabilirsiniz.)
Güneş yoluyla gereğinden fazla D vitamini alma imkanınız olmamasına rağmen, sentetik yolla alınan D vitaminin, belli bir miktardan sonra toksik olabileceğini unutmayın.
D vitamini toksisitesinin yan etkileri:
- Gereğinden fazla susama hali
- Ağızda metalik tat
- Düşük iştah
- Kilo kaybı
- Kemiklerde ağrı
- Aşırı yorgunluk
- Gözlerde iltihap ve ağrı
- Deride kaşıntı
- İshal ya da kabızlık
- Kas problemleri
Aşağıdaki hastalıklara sahip olan kişilerin, D vitamini hapları almadan önce doktorlarına danışmaları gerekir:
- Kanda yüksek oranda kalsiyum ve fosfor olanlar
- Kalp rahatsızlığı olanlar
- Böbrek rahatsızlığı olanlar
- Sarkoidoz ve tüberküloz hastalığı olanlar